Genel Sağlık Sigortası Dâhil Tüm Piyasacı Uygulamalar Terk Edilmelidir!
1 Ocak 2020 tarihinden itibaren Genel Sağlık Sigortası primini ödeyemeyip borçlu duruma düşen kişiler ve yine onların bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının -ki İstanbul Tabip Odası yaklaşık beş milyon insanımızın bu durumdan mağdur olacağını açıkladı- Sağlık Bakanlığı’nın ve diğer GSS kapsamında olan kurumların sağlık hizmetlerinden faydalanamayacağı bir durum oluştu. Bu durum bizim için bu piyasa sigortacılığı ve sağlıkta neoliberal dönüşüm politikalarıyla ilerleyen sağlık sisteminin “genel sağlıksızlık” halini daha da derinleştirecek bir krizin işaretidir. Zaten yoksulluk, işsizlik ve yüksek enflasyonla mücadele eden insanlarımıza, istihdama dayalı bir prim sisteminin dayatılması kabul edilemez. Biz SAĞLIK İLKE-SEN olarak, sağlık gibi bir temel insan hakkının özel firmaların, hastanelerin, sigortaların ve daha nicelerinin rant kapısı haline getirilmesini reddediyoruz.
Türk Tabipleri Birliği’nin açıkladığı verilere göre 2019 yılında 13 milyon insanımız GSS dışında kaldı. Aylık geliri asgari ücretin 3’te 1’inden fazla olan kişilerin GSS’ye prim ödemesini talep etmek zaten açlığın dayatıldığı insanlara temel sağlık hizmetinden yoksunluğu da dayatmaktır. Kamusal ve kapsayıcı bir sağlık hizmeti ise mümkündür. Türkiye 2019 OECD verilerine göre %4.2 ile GSYH’na oranla sağlığa en az bütçe ayırmış OECD ülkesidir. OECD ülkelerinin ortalaması ise %8.8’dir. Ayrıca yıllar geçtikçe halkımızın cebinden çıkan sağlık harcamaları artmış, kamu harcamaları ise sistematik olarak azalmıştır.
Sadece sağlık bütçesinin durumu değil aynı zamanda uygulanan ve inşaata kurban edilen sağlık politikaları da “genel sağlıksızlık” halinin bir sebebidir. Bugün sağlık bütçesinin büyük bir kısmı işlevsiz büyük inşaat projelerine, Şehir Hastanelerine yatırılıp hâl-i hazırda işleyen kurumlar işlevsizleştirilmektedir. Hastaneler şehir merkezlerinden uzaklaştırılıp üstüne bir de kamu-özel ortaklığı adıyla ve verilen absürt “hasta” garantileriyle neredeyse tümüyle özelleştirilmiştir!
Gelinen durumda yoksulluk, güvencesizlik ve aşırı çalıştırma ile mücadele eden sağlık personelinin sunduğu hizmet ise büyük fedakârlıklarla aksatılmamaya çalışılmaktadır. Bir de tüm bu süreçlerin üstüne; AKP’nin yürüttüğü “Sağlıkta Neoliberal Dönüşüm” politikalarının vebali sağlık çalışanına kesilmeye çalışılmış ve sağlık personeline yönelen şiddet vakaları büyük artış göstermiştir. 2018 yılında 12 bin 179 sözel, 661 fiziksel, 3 bin 1 fiziksel ve sözel olmak üzere toplam 15 bin 841 şiddet vakası yaşanmış ve bunların 11 bin 204’ü yargıya gitmiştir.
Biz “genel sağlıksızlık” haline son vermek için sağlıkta piyasalaşmaya hayır diyoruz! GSS ve Şehir Hastaneleri gibi piyasacı eğilimleri kabul etmiyor, eşit ve adil bir sağlık sisteminin sağlığı herkes için bir insan hakkı olarak tanıyan bir sistem oluğunu beyan ediyor ve bütün emekçileri birlikte mücadeleye çağırıyoruz.
SAĞLIK İLKE-SEN YÖNETİM KURULU