2016 Yılı Eylem Plânı Sağlıkta Piyasacılığı ve Güvencesizliği Dayatıyor!

 

Sağlık Bakanlığı tarafından, 2016 Eylem Planına ve Sağlık Bakanlığı ihtiyaçlarına yönelik kanun paketini hazırlamıştır.

Kanun paketinde; Hastanelerde Başhekim ve Müdür yardımcılarının sözleşmeli görevlendirme işleminden vazgeçilerek önceden olduğu gibi 657 sayılı kanunun 88 ve 86. maddelerine göre vekâleten ya da görevde yükselme yöntemiyle kadrolu uygulamaya dönüleceğinin planlandığı görülmektedir.

Sağlık Bakanlığı teşkilat sisteminde ilk değişiklik 2011 yılında 663 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname yasalaşarak yapılmıştır.

663 sayılı Kararname ile Sağlık Bakanlığı Teşkilatı 3 ayrı teşkilata ayrılmış, hastaneler illerde Kamu Hastaneler Birliği Genel Sekreterliklerine bağlanmıştır. Bu kararname ile sağlık kurumlarında belirli sürelerle sınırlı sözleşmeli yöneticilerin atanmasına başlanmıştır.

2016 Eylem Planına yönelik hazırlanan yeni sağlık paketinde görüyoruz ki bazı yönetim kademeleri için sözleşmeli uygulamadan vazgeçilerek vekâlet ya da görevde yükselme yoluyla kadrolu atamaların yapılacağı planlanmıştır.

663 sayılı kararname ile sağlık sisteminde hastaneler üzerinde genel sekreterlikler kurularak yeni bürokratik makamlar yaratıldı. Hastanelerin iş yapma hızları yavaşladığı gibi ilave yönetim ve personel giderlerinin oluşmasına zemin hazırlandı.

Yüksek maaşlı genel sekreterlik ve daire başkanlıkları kuruldu. Kurumlarda kadrolu çalışan tecrübeli kadrolu yöneticiler görevlerden el çektirilerek il müdürlükleri bünyesinde pasif konumda beklemeye alındı.

Sağlık sisteminde sık yapılan bu değişiklikler, sağlık çalışanları arasında huzursuzluk ve eşit olmayan uygulamalara yol açmıştır.

2012 yılında uygulamaya geçirilen 663 sayılı yasanın kurumsal kaliteyi artırma hedeflerine hizmet etmediği gerçekçi ve tarafsız bir gözlem yapılırsa görülecektir.

Sağlık Bakanlığının kendi sitesinden duyurduğu “Kamu-Özel İşbirliği Sağlık Zirvesi” konulu toplantı duyurusu metninde de görüleceği gibi iktidarın niyeti sağlık hizmetlerini sermayeye devrederek piyasaya açmaktır.

Yeni düzenlemeye göre; başhekim sözleşmesi yapılan hastanelerde Hastane Yöneticisi “doktor” olmayacak. Bu şekilde hastanelerin “işletmeci ve iktisatçı” yöneticiler tarafından idare edilen ticari işletmeler haline getirilmesi hedeflenmektedir. Onlar bu yaklaşımı bakkal yönetme mantığı ile “kârlılık” kavramıyla açıklamaya çalışıyorlar. Aslında böyle diyerek hastaneleri hızla piyasa sürecine dâhil etmeye, çalışanları da güvencesizleştirmeye çalışıyorlar. Kâr için her şey mübah görülecek, sağlık çalışanları piyasa şartlarına göre işe alınacak ya da işerinden uzaklaştırılacaklardır.

Hastanelerin kullandıkları bütçeler, hasta tedavi hizmetleri karşılığı Sosyal Güvenlik Kurumundan alınan paralardan toplanmaktadır. Yani yine kamu kaynağıdır; kişilerden ya da özel sigorta şirketlerinden alınan ücretler çok düşüktür. Hastanelerin bütçesi kamu kaynaklıdır. Siz tedavi hizmetlerini ücret karşılığı şahıslara ya da özel şirketlere satmıyorsunuz ki hastane yönetimini piyasa ilkelerine göre belirleyesiniz! Hastanelerden hizmet alanlar, devletin sigorta sistemine kayıtlı yurttaşlardır.

Tüm bu gelişmeler, sigorta sisteminin de kamudan özel sigorta şirketlerine devredileceği günlerin hızla yaklaşmakta olduğunu, sermayenin halkın sağlığı üzerinden yeni semirme alanlarına sahip olacağını göstermektedir. Bütün bu hazırlıklar yeni dönemde oluşacak tablonun açık göstergesidir.

Sağlık hizmetleri özel pazar ekonomisi mantığı ile yönetilmeye başlandığında, devlet sigorta kapsamında sağlık hizmeti alan yurttaşlar mağdur edilecektir. Çünkü ticari mantık gereği hizmet satan hastaneler hizmetlerine ilave ücretler yapacak ya da bazı sağlık hizmetlerini devlet sigorta kapsamından çıkaracaktır.

Sağlık emekçilerinin de böyle bir sistemde emekleri daha çok çalınacak; hak ve ücretlerde geriye dönüş başlayacaktır.

Biz Sağlık İlke-Sen olarak; sağlık çalışanlarınızın geleceklerine daha güvenle bakmaları ve yurttaşların sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanmaya devam etmeleri için sağlık sistemine yönelik bu müdahalelere karşı çıkıyor ve çalışanlarımızı bu konuda daha duyarlı olmaya çağırıyoruz.

Sağlığı metalaştıracak ve özelleştirme kapısını aralayacak bu düzenlemelere hep birlikte karşı duralım!

Herkes için yeterli ve ücretsiz sağlık talebimizi dillendirmeye, sağlık emekçilerinin kapitalist dayatmanın önünde köleleştirilmesine izin vermeyelim.

SAĞLIK İLKE-SEN YÖNETİM KURULU

Bir yanıt yazın