Sağlık Politikaları Üzerine Bir Sorgulama – Döndü Çelik

Küresel ekonomik koşullar ve finansal problemlerle baş etmeye çalışan ülke ekonomileri, kamu harcamalarını kısma yoluna gitmiş; bu yönelim sağlıkta politika değişikliklerini de beraberinde getirmiştir. Çünkü sağlık harcamaları eskiye nispetle artmış, sağlık hizmetinin kalitesi düşmüş ve reform kaçınılmaz olmuştur. Peki gerçekten öyle midir?

Eskiden en önemli ölüm sebebi olan salgınların yerini şimdi kanser gibi kronik hastalıkların almasını, ortalama insan ömrünün artmasını, geliştikçe maliyeti de artan tıbbi teknolojiyi, in-sanların ‘hastalık’/‘sağlık’ kavramlarına çarpık bakış açısı sebebiyle ‘tıp kurumu’ndan artan beklentisini göz önünde bulundurursak eskiye nazaran sağlığa daha fazla harcama yapıldığını söyleyebiliriz. Yani bu sebepler reformun ‘neden’ini anlatıyor; ancak ‘nasıl’ının peşine düşmemiz gerekiyor, reformların içeriğini hangi iradeler belirliyor?

PARA SAĞLIKBu sorgulamayı Türkiye’de 2003 yılın-da uygulamaya konulan Sağlıkta Dönüşüm Projesi üzerinden yapalım. Kitabın yazarlarından Çağlar Keyder bu projeyi, Sağlık Bakanlığı’nın Dünya Ban-kası uzmanlarıyla görüşerek şekillendirdiğini ifade ediyor. Mesele hakkındaki başka bir makalede ise bu projenin daha eskiye, 1980’lere dayandığı belirtiliyor. Dünyada ekonomik, toplumsal ve siyasal yeniden yapılanmayı öngören neoliberalizmin Türkiye’de hakim olmaya başladığı yıllar 80’ler. Neoliberalizm sağlıktaki temel sorunlara piyasalaşmanın deva olacağını öngörüyor. Devletin hizmet sunumundan çekilmesi, hizmet sunumu ile finansmanın ayrıştırılması, hastanelerin özerkleştirilmesi ve sağlık alanını tümüyle piyasa aktörlerinin rekabetine açmak gibi tezleri var. Bu temeldeki politikalar Doğu Avrupa’dan Afrika’ya, Latin Amerika’dan Asya’ya kadar geniş bir coğrafyada uygulanıyor.

Peki neoliberal politikalar sağlıkta reform yolunda bir ışık, bir yol gösterici olabilir mi?

“Neoliberal hegemonya, sorun olarak saptadığı nedenlerin dinamikle-rini göz ardı ederek sadece sonuçları üzerinden politika üretiyor” diyor Osman Elbek. (1) Örneğin sağlık alanında maliyet neden artıyor? İlaç ve teknoloji fiyatla-rını yükselten patent hakları kavramını sorgulamamız gerekmez mi? Bir diğer sıkıntı bu politikanın tek çözümmüş gibi yansıtılması. Sağlıkta artan maliye-ti devlet, vergileri artırarak karşılayamaz mı? Kayıhan Pala, bir makalesinde tüketimden değil, gelirlerden alınan vergilerin artırılmasıyla bunun mümkün olabileceğini ifade ediyor. (2)

Bu genel bakıştan sonra Türkiye’deki Sağlıkta Dönüşüm Projesine biraz daha yakından bakalım. Kitapta yapılan bir saha araştırmasına ait önemli bir makale mevcut. Araştırma 2004-2006 yılları arasında 7 şehirde farklı sos-yoekonomik düzeylerde insanlarla yapılan görüşmeleri içeriyor. Görüşmelerde alınan çıktılara bakacak olursak halk, tüm farklı sigorta kurumlarının tek çatı altında toplanmasından memnun. Gerçekten de bu eski sistemde vatandaşlar arasında hizmete ulaşım ve kalite açısından ciddi eşitsizlikler oluşturuyordu.

Diğer olumlu gelişmeler yeşil kartlıların ayakta tedavi masraflarının karşılanması, 18 yaş altı nüfusu hiçbir ayrım gözetmeksizin devlet güvencesinde sigorta kapsamına alınması olarak sayılabilir. Ancak projede irdelenmesi gereken ciddi sorunlu başlıklar var. Bunlardan birisi de Genel Sağlık Sigortası. Prim karşılığında sağlık hizmetinin doğru olup olmadığı bir yana bunun Türkiye’de bir karşılığı yok diye düşünüyorum. Bahsi geçen makalede verilen rakamlara göre nüfusun %30’unun sağlık güvencesi bulunmaması ve Bağkur borçlularının oranının %75’e dayanmasından da anlaşılacağı gibi birçok vatandaş prim ödeyemiyor.

Yakınlardaki bir haber de bu gerçeği gösteriyor. Haberde artık herkesin tek prim ödeyeceği ve 3,3 milyon kişinin 3,6 milyar borcunun silinmiş olduğu belirtiliyor. Bir başka sorun da şu, herkes prim ödedi diyelim, tüm sağlık hizmetlerine ulaşabilecek mi? Sağlıkta Dönüşüm Paketi, vereceği hizmeti “temel hizmet paketi” içinde sunuyor.

Kitapta, vatandaşların bu paket dışındaki hizmetlere ulaşmak için ek bir sigortaya ihtiyaç duyma ihtimali belirtiliyordu. Yine yakınlardaki bir habere göre sağlıkta yeni model için düğmeye basıldığı ve tamamlayıcı sağlık sigortası ile artık vatandaşların özel sağlık kurumlarından daha uygun fiyatta hizmet alabileceği dillendiriliyor.

Peki ideal sağlık politikası nedir, nasıl olmalıdır?

Bu konuda bir fikir belirtmek çok güç. Hele ki sağlık politikalarını Dünya Bankası ve IMF’nin yönlendirdiği bir zeminde öncelikle bu yapıların yer aldığı kapitalist ekonomi sistemini sorgulamak gerekir. Ayrıca sağlığın sosyal belirleyicilerini irdelemek, gelir adaletsizliğine çözüm çabası da diğer gerekenlerden. Yoksa dünyadaki sisteme entegre bir sağlık politikası Türkiye’deki gibi kusurlu kalacaktır. Ve ideal sağlık sistemi inşası da dünya adaletle boyanmadığı müddetçe ufukta görülmemekte.

dipnot

 

 

Bu yazı Hayye: Mahalli Hareket tarafından yayımlanan 2015-2016 dönemi kitap okumalarının yer aldığı kitapçıktan alınmıştır.

 

 

 

Bir yanıt yazın