127 bin çiftçi icra takibine takılmış durumda
Sağlık İlke-Sen ve Eğitim İlke-Sen’in düzenlediği “Çöküşle Çözüm Arasında Tarım” başlıklı programda konuşan Çiftçi-Sen Konfederasyonu Genel Başkanı Abdullah Aysu, Türkiye’de devlet ve sermaye eliyle bitirilme noktasına getirilen tarımın serüvenini anlattı.
24 Ocak kararları doğrultusunda peşi sıra uygulanan ve o günden bugüne hükümet eden bütün siyasi partilerin dâhil olduğu bir süreçte tarımla ilgili en temel kamu kuruluşlarının kapatıldığını, sermayenin talepleri doğrultusunda tarımda radikal değişikliklerin yapıldığını söyleyen Aysu’nun konuşmasından diğer notlar şu şekilde.
– 5553 sayılı Tohumculuk Kanunu ile çiftçi çiftçilikten çıkarıldı, yerli tohum satışı yasaklandı.
– Kendi ürettiği ürünün tohumunu ayırıp devam eden çiftçidir; tohumunu ayıramayıp devam eden tarla bekçisidir.
– Tohum takas şenlikleri yapılınca 2018’de yönetmelikle tohum takasını engellemek istediler. Aracısız işleyen üretici ve tüketici kooperatifleriyle yönetmeliğin engeline takılmadan işleri yürütebiliriz.
– Küçük köylü tarımı endüstriyel tarımdan daha verimlidir. Endüstriyel tarım açlık ve kıtlığa götürür.
– 175 tane olan hal sayısını 30’a indirip halleri şirketlere devredecekler. “Hal Yasası değiştiğinde aracılar olmayacak, fiyatlar düşecek.” denilerek Hal Yasası için tanzim satışı kullanacaklar. Gıdanın üretimi, pazarlanması şirketlerin tekeline geçecek.
– Tarım bilgisi olan nüfus köylerde yaşıyor. Şehirde kalanlar şartlar ağırlaşınca köye dönmeye mecbur kalacak. 2008 krizinde 640 bin aile köye dönmüştü.
– Çiftçiliği ortadan kaldırıp tarımı şirketlere devrediyorlar. El ele verip direnç noktası olan kooperatiflerde bir araya gelmeliyiz.
– Kissenger “Enerjiye sahip olanlar devletleri; gıdaya sahip olanlar insanları yönetir.” der.
– Arpayı hayvana verirsen yem fabrikasına ihtiyacın kalmaz. Aynı şekilde hayvanın gübresini kullanırsan gübre fabrikasına muhtaç olmazsın.
– Tarım ve hayvancılığı isminden itibaren ayırıp şirketlere alan açıyorlar.
– Günümüzde yaklaşık 127 bin çiftçi icra takibine takılmış durumda.
– 1980’den sonra tarımın yapısı çökertildi. Devlet Üretme Çiftlikleri, Et Balık Kurumu, Zirai Donatım Kurumu, Tansaş, Tariş vb oluşumlar özelleştirildi.
– 16 tane tarım satış kooperatifi vardı (Tariş, Trakya Birlik, Marmara Birlik vs). 100 büyük firma arasında bunların büyüklüğü 10 ile 46 arasında değişiyordu. Bankalar battığında tarım kooperatifleri kurtardı onları. Eğer bu kooperatifler korunabilseydi süpermarketler ülkeye giremezdi, çünkü imalat vardı.
– “GDO’lu tohum demek Allah’ın işine karışmaktır.” diyor Papa.
– Çiftçinin rahat geçinmesi, sizin doğal ürün tüketmeniz değil mesele. Bu baştan bozuk sistemi tersine çevirebilme olmalı esas mesele.
Haber: Halil Toprak
Konuşmanın tamamı şuradan takip edilebilir: https://www.youtube.com/watch?v=JjDpugLkYqk